Bu cümleyi ilkokuldan beri duyuyoruz. Türkçe derslerinde kompozisyon konularının da başında gelirdi. Paylaşmak sözcüğünden anlaşıldığı gibi burda karşılıklı bir iletişim ifade ediliyor. Yani en basit anlamıyla, sen anlatırsın gülücükler artarak çoğalır, herkes bir mutluluk sevgi yumağı oluverir. Veya paylaşmak, üzücüklü bir durumda da diğerlerinin desteğini hissetmemizi ve içinde bulunduğumuz durumu daha az sıyrıkla atlatmamızı sağlar.
Böyle teknik bir şekilde yapılmaz tabi; anlatılıverir, konuşuluverir. Karşı taraf zaten yıllardır bunu yapıyordur, sadece sizi dinliyor olması bile büyük huzurdur, bir nevi sizin 3. gözünüzdür, candır evet.
Böyle teknik bir şekilde yapılmaz tabi; anlatılıverir, konuşuluverir. Karşı taraf zaten yıllardır bunu yapıyordur, sadece sizi dinliyor olması bile büyük huzurdur, bir nevi sizin 3. gözünüzdür, candır evet.
Bir de bunu başaramayanlar da var ki; bir derdimizi açsak veya onlara göre 'olmayacak şeyi dertleştirip içimizi dökmeye çalışsak' daha büyük bir felaketi okuruz karşı tarafın gözlerinde. O, anlatmaya çalıştığımızın daha fenasını, daha zorunu, daha kaldırması zor olanını yaşamıştır zaten. Görmüş geçirmiş, bu zorlu hayat yolunda tabiri caizse ununu elemiş eleğini asmıştır. Daha cümlemizi tamamlamamıza fırsat bulamadan onun yaşanmışlıkları arasında buluruz kendimizi. Şaşırarak, üzülerek dinleriz belki de. Konuşulanlar bizi ferahlatmak yerine daha da büyük bir kasvete sürükler.
Ne zaman kendimizi ifade etmek istesek, hayatın herkesi ayrı bir şekilde sınadığını fark eder susarız. Anlatılanlardan kendimize pay çıkarmaya çalışırız. Sonrasında bin bir düşünce ile kendi içimize yöneliriz. Anlatacaklarımız kursağımızda kalır, gıcık tutar, öksürürüz. Yine anlatacaklarımızı tek dinleyen biz oluruz. Yazmaya niyet ederiz. Kitaba deftere sarılır sessizleşip garipleşiriz.
Hayat hikayesini, atlattığı badireleri es vermeden anlatan arkadaşımızsa onla bir şeyler paylaşabiliyor olduğumuzu düşünüp kendince haklı bir gurur yaşar. Biz de bir şeyler anlatabilecek yakınlarımız olduğu için şükrederiz.
Ne zaman kendimizi ifade etmek istesek, hayatın herkesi ayrı bir şekilde sınadığını fark eder susarız. Anlatılanlardan kendimize pay çıkarmaya çalışırız. Sonrasında bin bir düşünce ile kendi içimize yöneliriz. Anlatacaklarımız kursağımızda kalır, gıcık tutar, öksürürüz. Yine anlatacaklarımızı tek dinleyen biz oluruz. Yazmaya niyet ederiz. Kitaba deftere sarılır sessizleşip garipleşiriz.
Hayat hikayesini, atlattığı badireleri es vermeden anlatan arkadaşımızsa onla bir şeyler paylaşabiliyor olduğumuzu düşünüp kendince haklı bir gurur yaşar. Biz de bir şeyler anlatabilecek yakınlarımız olduğu için şükrederiz.
Bu bir döngüdür.
Çok beğendim bu yazıyı been :) Malesef durum tam olarak bu
YanıtlaSilTeşekkürler alık balık :)
SilNazik davetiniz için teşekkürler, çekilişler konusunda hiç şanslı değilimdir ama göz atacağım :)
YanıtlaSilayy bence hiç anlatmamalı ama dinlemeli :)
YanıtlaSil(o foto beni mimleyen part of the book, onun blogundan aldım) :)
Çok dinlemeli az anlatmalı, ama sadece dinleyene :)
Sil( pekiii o deep değilmiş demek ki :) :) )
Teşekkür ederim yazı için eğer dört beş paragraf aralıklar verseydin çok daha rahat okunurdu.. kaç kere okudum kaçırdığım yeri aradım dikkatim dağıldı.. Lütfen yanlış anlama olur mu? Ve yazı karakterinin puntosunu biraz küçültsen sevgiler sadece yapıcı bir eleştiri yapmak istedim..
YanıtlaSil╭╯╭╯╭╯
█▓▓▓▓▓█═╮
█▓▓▓▓▓█▏︱ Bir kahve hatırı işte :)
█▓▓▓▓▓█═╯
◥█████◤
Yorumunuz için çok teşekkür ederim :) Gözüme battı benim de ama son olarak böyle kaldı :) Emin olun yayınlamadan kaç kez önizleme yaptığımı ben bile bilmiyorum, punto ufak olunca anlaşılması zor kelime yığınına dönüşüyor gibi geldi, ama hep kararsızlığını yaşadığım bir şeye temas ettiniz sağolun, değişiklik durumunda da yorumunuzu esirgemeyin olur mu :)
SilKahve, çok naziksiniz gülümsedim :))
Şimdi daha rahat okunuyor teşekkür ederim.. yorumlardaki yazı puntosu ve yazı stili çok güzel ve rahat okunuyor bi dene tabi tercih senin ❤
SilBu post da dahil olmak üzere son iki üç paylaşımımın yazı stil ve puntosunu değiştirdim, hangisi daha hoş ve okunur görmek açısından, ama onlar baya küçük kaldı sanki, teşekkürler tekrar :)
SilAy ben hiç anlatmam hep dinlerim. Bir bakıyorum benden daha kötüler i çıkıyor. En güzeli yazmak.
YanıtlaSilDinlemek aslolan değil mi. Sonra yazmak, kendini, dinlediğini, duyamadığını
SilYazılarınızı okudum çok beğendim huzur veriyor yazılarınız sanki insana.bende blogta yeniğim ama güzel insanlarla tanıştığımada çok sevindim .
YanıtlaSilDeğerli yorumunuz için teşekkür ederim. Hoş geldiniz blog dünyasına ve bloguma bende yeni sayılırım :)
Sil