27 Eki 2014

Dart Ödülü


Benden de hepinize Dart Ödülü :)

Bu ödülü birkaç blogda görmüştüm, nedir faydaları nelerdir derken, yeni blog arkadaşım Gül Sultan beni de bu ödüle layık görmüş, teşekkür ederim. :)
http://kelamvakti.blogspot.com.tr/

Ama bu ödülü almanın bazı şartları varmış, kulak verelim:

1. Ödülün fotoğrafını yayınlamak.
2. Size ödül veren blogun bağlantısını eklemek.
3. 15 bloga bu ödülü dağıtmak.


Blog dünyasında yeni olmamdan mütevellit izleyici listemde olan bütün bloglara dağıtıyorum bu ödülü. Kimler yaptı kimler yapmadı bilemiyorum ama yapmamış olanlara yapması için ısrar ediyorum. :) 

1.  Zeynebi 
5. Zülal Sena  
10. Nazik 
13. Dr Coffee 
14. Özlem Karadeniz
15. günlük yaşamım
16. deeptone 
  
Herkese mutlu, huzurlu bir gün diliyorum. ♣

26 Eki 2014

Yiyecek ve İçecekler Mimi






''Çayın tadını başka hiç bir şeyde bulamam. Karpuzun tadı inanılmazdır. Mandalinanın tadı bir mucizedir. Mis gibi kokan bir kekin tadını başka ne verebilir? Usta bir elden çıkmış zeytinyağlı dolma harikadır. Dondurmayı kim icad ettiyse dünyanın en önemli icadını yapmış gibi gelir bana.''
Yakınlık/Mustafa Ulusoy


Bu alıntı aslında tam da beni anlatıyor, bu yüzden bununla başlamak istedim mimi yanıtlamaya. :)  Blog motivasyon kaynağım deeptone yollamış bu mimi, ilk mim heyecanım vira bismillah :)

http://sadevederin.blogspot.com.tr/

Baya geniş bir yelpaze sunmuş yemek konusunda, yemeyi seven biriymiş deep, benim cevaplarım nasıl olacak ben de merak ediyorum, başlayalım o zaman. :)


-En sevdiğiniz yemek: Fırında patatesli tavuk, soslu çubuk makarna, yaprak sarma.

-En sevdiğiniz tatlı: Sütlü bütün tatlıları seviyorum, şerbetli tatlılarda da illa bir krema olacak.

-Siz çocukken anneniz sizi: Elleriyle yedirirdi. 

-Çocukken de şimdi de:
Çikolatalı gofret seviyorum.


-Yemeyi sevdiğiniz ilginç şeyler: İlginç mi bilmiyorum ama; susamlı çubuk ile nutella. Hani küçükken vardı hala var mı bilmiyorum; iki hazneli plastik şeffaf kutunun, küçük haznesinde sürülebilir çikolata, diğer  haznesinde de susamlı çubuklar vardı, o çubukları çikolataya banıp banıp yerdik, hatta çikolatası hemen biterdi, hatırladınız mı? Onu nutella ve susamlı çubukla deniyorum :)

-Türk mutfağı dışında sevdiğiniz mutfak:
Fikrim yok, gözüme hitap ettiği müddetçe yeni tatlar denerim, farklı bir yere gittiğimde oraya has bir şeyler yemeyi severim.


 -Yemeği sevdiğiniz en sağlıksız şey: Sağlıksız hiçbir şey sevmiyorum sanırım, gelmedi aklıma, ama kola ve cips tüketemem mesela, sadece mısır cipsi yerim arada, o kadar. Bir de çayı hala şekerli içiyorum az da olsa bırakamadım.


-Alerjiniz: Alerjim yok, olmaz inşallah.

 -Kitap okurken, film izlerken vs. elinizin altında bulunmasını istediğiniz şeyler: Kitap okurken bir şeyler yiyip içemem aslında, ya önce yer içer okurum ya da misal çayı soğuturum unuturum o arada. Bi de içeceğin kitaba dökülme ihtimalini düşünüyorum sanırım :) Onun dışında telefonum elimin altında olursa iyi olur, filme veya kitaba odaklanmışken ötelerde çalan bir telefona yetişmek sinir bozucu olabilir :) Kalem, defter, sticker yanımda olsun.

-En sevdiğiniz meyve:
Bütün meyveleri çok seviyorum, mevsiminde olduğu müddetçe hepsi harika. Ama greyfurtun bir meyve olduğuna hala inanmıyorum :)


-En sevdiğiniz atıştırmalık: Çikolatalı gofret, meyve, rondo(muzlu rondo, yıllardır lezzetinden taviz vermedi)

-En sevdiğiniz içecek: Çay, su, süt.

-Asla yemeyeceğim ve içmeyeceğim dediğiniz şeyler: Yemem dediklerimi yedirdiler, nohut sevmiyorum mümkün olduğunca yemiyorum, yeşil fasülye de yıllarca yemesem aklıma gelmez, patlıcanın sadece közlenmiş halini severim, diğer hallerini de eh işte yerim. Asitli ve gazlı hiç bir içeceği içmem, içemem.

-Sonsuz tane de olsa da yiyeceğiniz şey:
Üzüm.


-Çorbaların kralı: Mercimek.

-Kahvaltıda tercih ettiğiniz şey: Çay... Meyvesuyu veya sütle kahvaltı yapamam, çay hep olmalı sofrada. Bir de herhangi bir çeşit peynir olmalı, çok seviyorum peynir.

-Açken ben: hemen bir şeyler atıştırmalıyım.

-Bir keresinde yemek yerken: Yemekhanede yanımdan geçen biri yanlışlıkla çorbasını üzerime dökmüştü, büyük bir metanetle karşılamıştım ama :)

Çok güzel bir mimdi, teşekkürler deep...

Bu mimi, cevaplarını merak ettiğim dr blue'ya yolluyorum, kendisi yeni blogdaşım. Okuyan ama henüz yapmamış olan herkes de yapsın lütfen. :) 

Şimdiden herkese mutlu bir hafta diliyorum. ♣

16 Eki 2014

Sert Mizaçlı Bitki: Kaktüs

Kaktüsler radyasyonu emiyormuş.

Bu söylemin doğruluğu yanlışlığı tartışılır, tartışılıyor da. Belki de çoğumuz o dikenli, patates benzeri bitkinin yüzüne bile bakmazken bu söyleme inandırdık kendimizi.

Benim de bilgisayarımın yanından ayırmadığım bir kaktüsüm var. 
Dekoratif sevimli bir şey.
Radyasyonu da alıyorsa ne âlâ.



Kaktüsün suyu depoladığını göz ardı edip sürekli sulayasım vardı ilk zamanlar; suladım da her gün eser miktarda. O yüzden mi bilinmez o sevimli bitkinin dikenleri çok can yakmaya başladı. Yanına yaklaşanın elinde ince, zarif bir sızı bırakıyor.☺

Geçenlerde benden yaşça büyük olan birinin canını yaktı.

''A aa bu da neymiş?'' diye söylendi eline bakarken.
Yanımdaki arkadaş söze girdi:
''Hiç kaktüs görmediniz mi sanki?''
Karşıdan gelen cevap:
''Görmem mi evde her gün  görüyorum
Benim hanımın dili çok sivridir mübarek!''

Bunun üzerine gülüştük, kaktüsü her gördüğümde aklıma geliyor.
Kim bilir kaç yılın dışa vurumu bu sözler.☺
Kaktüsün bıraktığı acı gibi hayatta canımızı yakan çoğu şey.
Belki de bilmeden kendi ellerimizle günlerce, yıllarca besliyoruz köklerini, her daim gözümüzün önünde tutuyoruz, bütün olumsuzluklara paratoner görevi görecek sanıyoruz. Bu yüzden, canımızın yanmasına daha çok içerliyoruz. 
Onun doğasında can yakmak varsa aksini nasıl bekleriz ki bir kaktüsten. 

Mizacının dışında davranan ya da öyle olduğuna inandırılan çoğu şey bizi hayal kırıklığına uğratmadı mı?

Tükenmez kalemler tükenmedi mi bir bir?
''Al abla bu kumaş çekmez.'' denilen kaç bluzu bir daha giyebildik?
Köpürmeyen bir sabun tahayyül edebilir misiniz?

10 Eki 2014

Okuyor Musunuz?

Her gün yaklaşık 1 saatiniz yolda geçiyorsa bu vakti en iyi şekilde nasıl değerlendirirsiniz?


İlk  mavi ve yeşilin o müthiş uyumundan gözlerinizi alamazsınız, hipnotize olmuşçasına o müthiş manzarayı seyr-i temaşa edersiniz. Mavi yeşil dediysem deniz yok; gökyüzü var, denizin kardeşi. Kışın püskürtme tablolara taş çıkartan, beyaza boyanmış ağaçlarla donanmış dağlar; baharda açık yeşil ve tomurcuklanmış çiçeklerle bezenen ağaçlar, sonbaharda pastel bir güzelliğe bürünen eşsiz doğanın seyrine dalarsınız belki. Her mevsim yenilenen bu olağan, ama bir o kadar harikulade doğaya aşina olmaya başladıkça size eşlik edecek bir yol arkadaşı ararsınız. Bu güzel fonda, kitabın kapağını aralayıp yeni dünyalara merhaba dersiniz; şansınız varsa sevdiğiniz şarkı çalmaya başlar. Kelimelerin derinlikleri ve gökyüzünün hudutsuzluğu arasında gelgitler başlar. Okuyabildiğiniz için içten içe mutlu olursunuz. 
Okursunuz, doğayı okursunuz. 
Okursunuz, ağaçları okursunuz. 
Okursunuz yolları, yılları, insanları, hayatı okursunuz.

Gerçekten, okuyor musunuz?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...